ÇOCUK VE MEDYA
ÇOCUKLARA ATEŞ PÜSKÜRTEN "EJDERHA" Her çocuk dünyaya geldiği günden itibaren,gördükleri ve duydukları ile kendisine bir dünya kurar. İçinde bulunduğumuz çağda,bu dünyanın yapı taşlarını oluşturan görsel ve işitsel verinin hatırı sayılır bir bölümü "medya" kaynaklıdır. Pekçok çocuk yakın çevresi dışındaki dünyayı,o dünyanın varlıklarını, kavramlarını,olanaklarını, değerlerini "medya" aracılığıyla öğreniyor. Medya, kuvvetler ayrımı prensibinin bir gereği olarak ortaya çıkan yasama, yürütme ve yargı gücünün denetlenmesi amacıyla ortaya çıkan 4.kuvvettir. Fakat Türk medyası zaman zaman ilk üç kuvvetin gücünü de alabilen hatta o gücü 4.kuvvetle birleştirebilen korkunç bir canavar olarak ortaya çıkabilmektedir. Peki bu canavar çocukları yutar mı? Hem ekonomik , hem de sosyolojik anlamda sorumluluklarından çok daha geniş bir etki alanına kavuşan Türk medyası baş edilemez bir ejderha gibi ortalığı yakıp yıkarken ateşini çocuklara püskürtür mü? Türk medyası çocuklar için yaptığı iş adına başarılı mı? Çocuk haklarını gözeten bir medya nasıl olmalıdır? Gelin birbirine bağlı bu soruları Gündem Çocuk Derneği(Çocuk Haklarını Tanıtma,Yaygınlaştırma,Uygulama ve Uygulamaları İzleme Derneği)'nin konuyla ilgili açıklamaları ve Gelişim Psikoloğu Prof.Dr.Şeyda Aksel'in görüşleri ışığında inceleyelim. "Çocuk haklarına saygılı ama insan haklarını ihlal eden bir medya düşünülemez." Gündem Çocuk Derneği, çocuk haklarının öncelikle "insan hakları"olduğuna dikkat çekiyor ve ekliyor: "Çocuk haklarına saygılı ama insan haklarını ihlal eden bir medya düşünülemez." Medyanın çocuğun istismarı ile sonuçlanabilecek, insanlar arasında ayrımcılığa, kine, nefrete, gereksiz endişeye yönlendirebilecek yayınlardan kaçınması gerektiğinin altını çiziyor. Medya kuruluşlarının öncelikle yayın ilkelerini okuyucularına ilan etmesini ve medya içinde çocuğun katılımına olanak tanıyan alanların yaratılmasını istiyor. Bu yolda, medyada çocuk haklarının korunmasının adına belirlenen yöntemler iki ana başlık altında toparlanabilir: Kaçınılması gereken durumlar: -Çocuğun istismarı ile sonuçlanabilecek yayınlardan kaçınılması, -Haberin, yayının, reklamın konusu ya da katılımcısı olarak çocukların haklarının ve onurunun gözetilmemesi, -Çocukların haber, yayın, reklam aracılığıyla araçsallaştırılmasına(dekarasyon nesnesi ya da maskot olarak kullanılmalarına)izin verilmemesi, -Çocukların konuk ya da konu edileceği kurgulu yapımlarda ebeveynlerin ya da çocuğun rızasının olması, -Çocukların gelişimlerini kötü yönde etkileyecek; onları insanlar arasında kine, nefrete, ayrımcılığa, gereksiz endişeye yönlendirebilecek yayınlardan kaçınılmalı. Bununla beraber, çocukların ifade ve bilgi alma özgürlükleri de gözetilmeli ve çocukları koruma ve onları doğru bilgilendirme arasındaki denge iyi kurulmalı. Desteklenmesi gereken durumlar: -Çocuğun birey olarak kendini gerçekleştirebilmesi için ihtiyaç duyduğu yaratıcılık, özgüven, açık fikirlilik, barışçılık yönlerinin gelişimine yardımcı olacak yayınlara yer verilmesi, -Medya içinde çocuğun katılımına olanak tanıyan alanların yaratılmış olması, -Memnuniyet ve rahatsızlıklarını dile getirebilmelerini sağlamak ve gelen görüşleri dikkate almak, -Gerekli ve ilgisi olduğunda doğrudan ya da dolaylı katılımlarına olanak sağlamak. Türk Medyası Kaçınması Gereken Durumlardan Bihaber Türk medyası,özellikle de televizyonlar yozlaşmanın eşiğindeyken yeni bir yol buldular: Çocuklar...Ütü satılacaksa,anne ütüyü daha hızlı yapıyor ve çocuğuna daha fazla zaman kalıyor "diyerek dolaylı yoldan çocukları kullanıyorlar. Araba satılacağı zaman,babasını camda bekleyen çocuk bu araba sayesinde babasına çabucak ve güvenle kavuşuyor. Sevimli görünmek ve dikkat çekmek adına hemen hemen her yerde çocuklar, hatta bebekler kullanılıyorlar. Bir çeşit istismardır bu.Amaç sadece para,daha çok ilandır. "Dünyadaki her çocuğun huzur dolu bir yuvası ve hep beraber kutladıkları bir günü var" diyen inşaat şirketleri dahi vardır.İnşaat şirketleriyle çocuklar arasında duygusal bir bağ değil, bir çıkar ilişkisi olduğu açıktır. Hazırlanma şeklinin özensizliği yüzünden bir iki uyduruk yazı ve haberle çıkan gazetelerin 23 Nisan eklerindeki sayfaların yarısından çoğu reklamlarla doluyken bir masum şiirle,küçük sevimli bir resimle çocukların saf dünyasını kendi çıkarlarıyla kirleten medya, duyarsız davranıyor. Oysa çocuklar medyadan çok fazla etkileniyorlar. 
 Gelişim psikoloğu Prof.Dr.Şeyda Aksel özellikle 07-14 yaş arası çocukların medyadan çok etkilendiklerini vurgulayarak şunları kaydetti: "Türkiye'de çocuklarımız kendilerini medyada keşfediyorlar.Dünyayı medyadan öğreniyorlar ve doğru yanlış değerlendirmesi yapmadıkları için de medyadan çok etkileniyorlar. Çeşitli nedenlerle "kahraman çocuk" yaratan medya, çocukları sokağa özendirici rol oynuyor. Örneğin ünlü bir komedyenle bir GSM şirketi reklamında oynayan boyacı çocuk, bir banka reklamında su satarak zengin olan küçük çocuk, dizilerde, çalışarak ailelerinin geçimini üstlenen kahraman ve özgür çocuklar, ne yazık ki çocuklarımızı sokaktaki yaşama itiyor. Çocuklar gittikçe medya kahramanlarını daha çok önemser ve onlarla yatar kalkar hale geliyorlar. Bunlar, medya, çocuk haklarının korunması adına duyarsız kaldığı için oluyor.Türk medyası kaçınması gereken davranışlardan habersiz." Okullarda çocuklara en önemli kişilerin bilim adamları, sanatçılar olduğu öğretilirken medyada popçular ve topçular daha önemli insanlarmış gibi gösteriliyor. Medyada yaratılan kahramanların, okuldaki hocalarından ve kendilerine önemi anlatılan bilim adamlarından daha revaçta olduğunu görüyor çocuklar. Bu da onları çelişkiye itip özendirici rol oynuyor. Türkiye'de bir tek İbrahim Tatlıses'in olmadığını,Cem Yılmaz'ın yaptığı esprilerle(!),reklamlarla Einstein'dan daha değerli olmadığını birinin çocuklara anlatması gerekiyor.Çünkü ateşini çocuklara püskürten "ejderha"nın artık ağzı kokuyor!

Blog

ÇOCUKLARDA YARATICILIK Okul öncesi dönemde çocukların s&... Uzman Psikolog Tuğba ATAK
RENK BİLİNÇALTININ ANA DİLİDİR   “Renk bilinçaltının ana dilid... Psk./Aile danışmanı Nazlı Tutan
ALDATILMAK BİN ÇİZİK GİBİ Pek çok çift, ilişki terapisi almak... Psk./Aile danışmanı Nazlı Tutan

Mavişehir Park Yaşam Ofisleri G523 Sokak No: 32/A D:106 Kat:1 Yalı Mahallesi
Karşıyaka İZMİR
(Mavişehir İZBAN İstasyonu Karşısı)

Gsm.0 (532) 132 34 88 info@izmirpsikolojikdanismanlik.com

Bize Ulaşın